15 Temmuz 2010 Perşembe

Günün Fıkrası

Dünyanın en ünlü kalp doktoru De Bakey'ın arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve De Bakey'e dönerek:
- "Size birşey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerde olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım!!. Söylesenize nasıl oluyorda siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum?"
Bunun üzerine De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş:
- "BUNLARIN HEPSİNİ MOTOR ÇALIŞIYORKEN YAPMAYI DENESENİZE!!!"

Hazır Cevaplar

CİMRİ
Meşhur Cimri Paşa, atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde "Lâ havle" çekermiş.
Bir gün atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş.
- Atlarıma ne oldu?
Seyis, cevabı yapıştırmış:
- Ne olacak efendim, "Lâ havle" yiye yiye "Ve lâ kuvvete" oldular.

NE OLUYOR!
Mehmet Kırkıncı: "Hocam, ben namaz kılmakla Allah'a ne faydam oluyor?" diye soran birine şu cevabı vermiş:
- Senin namaz kılmamakla kendine ne faydan oluyor?

NASIL GEÇİRİR?
Necip Fazıl'a, "Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirebilir mi?" diye sormuşlar. "Evet geçirir" demiş. Bunun üzerine "deveyi mi küçültür, yoksa iğneyi mi büyültür?" demişler. Necip Fazıl, İlahi kudretin sonsuzluğunu ifade babında, şu cevabı vermiş:
- Ne deveyi küçültür, ne iğneyi büyültür. Gökteki yıldızları senin gözbebeğine sığdırdığı gibi, vızır vızır geçirir.

KÖŞE
Hazret-i Şems'i, konuşup nasihat etmesi için bir meclise davet etmişler. Hazret, meclise girer girmez, kapı eşiğine oturmuş. Kendisini baş köşeye davet edenlere de şu cevabı vermiş:
- Adam adamsa oturduğu her yer köşe olur ona! Adam adam değilse, köşe bile eşik olur ona!

İÇİMİZDEKİ HOROZ
Çocuk:
- Babacığım, demiş. Bana bir horoz alsan da, sabahları ötüp beni namaza kaldırsa.
Adam:
- Canım oğul, diye cevap vermiş. Senin içindeki horoz ötmedikten sonra, dışarıdaki horozun fayda vereceğini mi sanıyorsun?

YEMEĞE YENİLMEK
Sasani hükümdarlarından Ardşir Babegân, doktoruna, "Bir günde ne kadar yemek yemeli?" diye sordu. Doktoru:
- Üçyüz gram kadar yeter, dedi.
Babegân
- Bu kadarcık şey insana ne kuvvet verir ki? diye bunu az bulunca, doktor şu karşılığı verdi:
- Bu kadarı seni taşır. Bundan fazla olursa sen onu taşırsın.

Karikatürler









































Braz da Ciddiyet :)

Kulak Mucizesi


Kulak ceninin ana rahmindeki duruşunun şematik olarak aynısıdır. Ve tüm akupunktur noktaları kulak üzerinde bu esasa göre yer almıştır.

Şimdii... başınız,boynunuz, beliniz, sırtınız, bacaklarınız, kalçanız, ayaklarınız, omzunuz ağrıdığında yapacağınız tek şey kulaklarınıza masaj yapmak.

Kulağınızı baş ve işaret parmaklarınızın arasına alarak kulak kepçesinden başlayarak, dayanabildiğiniz kadar güçlü ve sıkarak masaj yapın. İlk anda bazı noktalar acıyacaktır ( bunlar bedendeki ağrıyan bölgelerin kulaktaki refleks noktalarıdır ). Kısa bir süre sonra bu ağrılar kaybolacaktır.

2 -3 dakika bu masajı yapmanız yeterli olur. İsterseniz uzatabilirsiniz de. Zaten masajın sonuna doğru bedeninize bir sıcaklıklığın yayıldığını hissedeceksiniz. Bunun ardından ağrılarınızın azaldığını ve kaybolduğunu da...

Hiç bir yan etkisi olmayan bu uygulamayı herzaman her yerde kendinize ve ağrısı olan yakınlarınıza uygulayabilirsiniz.

Yorulduğunuzda, uzun otobüs yada araba yolculuklarında oturmaktan ağrılara maruz kaldığınızda, çok üşüdüğünüzde ve bedeninizi dengeye kavuşturmak için mucize benzeri bu uygulamayı kullanabilirsiniz.

Dört tane ağrı kesici aldım. hala ağrıyor diyerek baş ağrısından kıvranan taksi şöförünün ona yaptığım iki dakikalık kulak masajının ardından yaşadığı mutlu şaşkınlıkla benden ücret almadan teşekkürlerle uğurladığını hala hatırlıyorum.

Önemli olan kulağın her noktasına dokunun. Kulağınız size hemen yanıt verecektir. Kulaklar bedeni hisseder, görür ve duyar. Siz de şefkatli ellerinizi esirgemeyin :)

Mühendis Fıkraları

Neden?

Bir rahip, bir doktor ve bir mühendis golf sahasının boşalmasını beklemektedirler. Mühendis:" Bu adamlar ne yapıyor böyle, 15 dakikadır bitirmelerini bekliyoruz." Doktor: "Bilmiyorum ama hiç böyle bir saçmalık görmedim." Rahip: "İşte görevli geliyor, onunla konuşalım." Rahip: " Merhaba, Şu anda sahada olan grup ne zaman çıkacak, neden bu kadar yavaşlar?" Görevli: "Evet onlar kör itfayeciler. Klübümüzde geçen sene çıkan yangında gözlerini kaybettiler. Bu yüzden istedikleri zaman burada ücretsiz oynamalarına izin verildi. Rahip: "ne kadar üzücü, bu akşam onlar için dua edeceğim." Doktor: "Çok güzel bir fikir, ben de hastanedeki doktor arkadaşlarla konuşup onlar için bir şeyler yapabilir miyiz diye bakacağım." Mühendis: "Bu adamlar neden geceleri oynamıyorlar?"


Üç mühendis Yolda Kalınca

Üç mühendis beraber arabada seyahat etmekteyken arabaları bozulur ve yolda kalırlar. Makine mühendisi hemen kolları sıvar ve motorla uğraşmaya başlar. Yarım saat sonra diğerlerinin yanına dönerek:
_"Motoru baştan elden geçirdim, burda bir sorun bulamadım."
Bundan sonra elektrik mühendisi kalkar ve o da yarım saat uğraşıp geri döner:
_"Herhangi bir elektrik arızası da görünmüyor." der. Bunun üzerine iki mühendis bilgisayar mühendisine bakar, o da kalakıp arabanın önüne geçer sonra diğerlerinin yanına geri dönüp:
_"Kapatıp bir daha açsak?"


Kedilerin Sırrı


ABD'li otomotiv üreticileri Dünya üzerindeki otomobil fabrikalarını dolaşıp yeni teknolojiler ve uygulama durumunu inceliyorlarmış. Japonya'da Mazda fabrikasının girişinde bir çok kafes ve içinde kedi olduğunu görüp ilgili mühendise sormuşlar. Japon mühendis şüöyle açıklamış:
- Biz ürettiğimiz otomobillerdeki yalıtımı kontrol etmek için her 1000 otomobilden bir tanesinin içine bir kedi koyup kapılarını ve camlarını kapatıp akşam eve gideriz. Sabah geldiğimizde kedi havasızlıktan öldüyse yalıtımba bir problem yoktur, ama eğer kedi yaşıyorsa üretimde bir sorun olduğunu anlayıp tüm üretim kademelerini gözden geçiririz.
Deyince ABD'li mühendisler hayran kalmışlar. Daha sonra Türkiye'deki fabrikaları gezerlerken TOFAŞ'ın girişinde benzeri kafesleri ve içindeki kedileri görmüşler. Teknolojiyi hemen öğrenip uyguladığı için TOFAŞ'a hayran kalmışlar. Yinede Türk mühendisten açıklama istemişler. Bizim mühendis anlatmaya başlamış:
- Biz ürettiğimiz otomobillerdeki yalıtımı kontrol etmek için her 1000 otomobilden birisinin içine bir kedi koyup akşam eve gideriz. Sabah geldiğimizde kedi arabanın içinde ise bir sorun yoktur. Eğer kedi kaçtı ise üretimde bir sorun olabilir diye düşünürüz ama yinede üretime devam ederiz...


Mühendis Zekası

Bir papaz, bir sarhoş ve bir mühendis giyotinle ölüm cezasına çarptırılmışlardır. Sıra öncelikle papazdadır. İnfaz memuru papaza sorar:
- İnfaz edilirken yukarı mı aşağı mı bakmayı tercih edersin?
Papaz cevap verir:
- Yukarı bakmak isterim. En azından ölürken yüzüm tanrıya dönük olur.
Papazın isteği yerine getirilir, giyotin bıçağı havaya kaldırılır ve bırakılır. Bıçağın hızı kesilir kesilir ve tam papazın boynuna santimetreler kala duruverir.
Bu tanrıdan bir işaret olarak görülür ve papaz serbest bırakılır. Sıra sarhoşa gelmiştir. Bir umutla sarhoş da yukarı dönük olmak istediğini söyler. Aynı şekilde giyotin bıçağı tam sarhoşun boynuna yaklaşmışken yavaşlar ve durur. Bu da tanrının bir işareti olarak kabul edilir ve sarhoş da serbest bırakılır. En son sıra mühendistedir. Mühendis de yukarı dönük infaz edilmek istediğini belirtir. Tam bıçak havaya kalkmışken mühendis bağırır:
- Durun bir dakika, bıçaktaki sorunun nerede olduğunu anladım.

Hayvanlar Alemi Fıkraları

Zebra Fil

Yine bir gün bu istihbarat örgütleri arasında bir yarışma düzenlenmiş yarışma kurallarına göre afrikanın bir çölünde en çabuk zebra bulan yarışmayı kazanacakmış. tüm örgütler hazırlanmış ve yarışma startı verilmiş. 10 dakika geçmeden israil mossad bir zebrayla gelmiş. hemen ardından kgb ve hemen ardından cıa gelmiş ama mitten ses çıkmıyormuş. aradan iki gün geçmiş ve jüri tam mitten umutkesildi diyerek diskalifiye edecekmişki uzakta bir karaltı görünmüş mit elinde bir fille geliyormuş. jüri hemen ayaklanarak bu ne biz sana zebra bul dedik sen bize fil gtirdin demiş. bunun üzerine mit öncelikle hayvana bir sorun bakalım demiş. hayvana sen nesin diye sorulunca fil başlamış ağlamaya ve anlatmay "abi allah belamı versinki ben zebrayım wallaha bak yemin ediyorum" demiş. bundan işkillenen CIA neden getirmek bu kadar sürdü demiş ve mit " bulalı çok oldu ama Türkçe öğretmek zamanımı aldı...

Maymun ve Toplar

Adam maymunu ile bara gidip bir viski ismarlamis. Barmen içkiyi
hazirlarken maymun kasla göz arasinda kösedeki bilardo masasina ziplayip
toplardan birini yutuvermis.

Barmenin "hop noluyo" diyip yetismesine firsat kalmamis.
Adam; Yav önemli degil kaç lira ise öderiz, bizim maymun böyle iste demis.

Bir hafta sonra adam ve maymunu tekrar ayni bara gelmisler. Adam
viskisini ismarlamis. Maymun da bu sefer yandaki tabureye çikarak barin
üzerindeki erik kasesinden bir adet erik alip önce incelemis, sonra
dikkatlice makatina sokmus, sonra çikarip agzina atmis.

Bu sefer napacak diye maymunu dikkatlice izleyen barmen saskinlikla;
"Senin maymun sapitti galiba?" ..

Adam: "Sorma yahu demis, geçen haftaki bilardo topu olayindan beri
hiçbirseyi ölçmeden yemiyo artik


Temel ve Kedi



Temel, Fadime'nin kedisinden nefret etmektedir.
Birgün kararını verir
ve Fadime evde yokken kediyi yakalayıp, arabasına
koyar. 1-2 kilometre kadar ileride, bir köprünün yanına bırakıp evine
döner.
Kapıyı açıp eve döndüğünde bir de bakar ki, kedi sepetinde
oturuyor.
Ertesi gün, Fadime'nin evden çıkmasını bekleyip, kediyi yine
arabaya atar.
Bu kez 5-6 kilometre ötedeki bir kasabada, bir çöp
konteynerinin içine bırakır. Eve döner, kapıyı açar, kedi yine baş
köşeye kurulmuş Temel'e kötü kötü bakıyor...
Ertesi gün işi iyice inada bindirir,
kediyi yakaldığı gibi 10-15 kilometre direksiyon
sallar, bulduğu her tali yola girer, kedi yönünü kaybetsin diye
çeşitli şaşırtmaca yollara girer, daireler çizer. Sonunda yaptığı işten iyice
emin olunca, arabayı durdurur ve kediyi bırakır. Arabasına
atlayıp, evinin yolunu tutar.
Saatler sonra Temel, Fadime'ye telefon açar;

- Uy Fadime, kedi yaninda mi?
- Evde, niye soriysun da?
- O ib.....'yi ver telefona, Yolu soracam kayboldum....

Kayserili Fıkraları

Kayserilinin İneği

Kayserili birinin inegi hastalanmis..dua etmis allaha 'Allahim inegim iyilessin 15 gün oruç tutacam'diye ve dua kabuk olmus inek iyilesmis.kayserili sözünde durmus ve 15 gün orucunu tutmus..velhasili inek 15 gün sonra ölmüs..Kayserili..'Ben de tuttugum orucu ramazan a, inegide kurban a saymam mı'........


Taksimetre

Taksinin yokusta frenleri patlamis, muthis bir hizla asagi iniyor. Kayseri'li musteri bagirmis..
'Durdur su arabayi..'
Sofor panik icinde haykirmis..
'Durduramiyorum!..'
Kayserili bağırmış:
'O zaman taksimetreyi durdur '.


İşin Formülü

Yahudinin biri,pazara,topal eşeği satmak için götürür,fakat alıcıyı kandırsın diye eşşeğin tırnağına çivi çakar,eşşeğe bir Kayserili müşteri çıkar,kayserili ayakta ki çiviyi görür,içinden 'çiviyi çıkarırım düzelir'diye düşünür,eşşeği alır. yahudi ertesi gün sağda solda övünür. -siz kayserililer akılıyı diye övünürsünnüz çiviyi çaktım anada doğma sakat eşşeği sattım der. duyanlar bunu kayseriliye anlatırlar Kayserili eli dizine vurur: -tüh yahu,verdiğim para sahte olmasaydı bayağı kazıklanmıştım.


Birlikten Güç Doğar

Bir İngiliz: holigan;
İki İngiliz: kavga;
Üç İngiliz: savaş;
Bir Fransız: aşık;
İki Fransız: duel;
Üç Fransız: Paris komunası;
Bir Zenci: basketçi;
İki Zenci: basket takımı;
Üç Zenci: güneş tutulması;
Bir Kayserili: satış noktası;
İki Kayserili k:üçük bi pazar;
Üç Kayserili: Hipermarket;



Yerde Para Buldum

Bir gün kayseri'lilerle lazlar savaş yapıyorlarmış.Kayserililerin aklına bir fikir gelmiş.Demişlerki;
bu lazların hemen hemen yarısı Temel, diğer yarısıda Dursun'dur .Ve daha sonra savaşın ortasında bağırmaya başlamışlar:
-temel! temel!!!
Lazlardaki temeller kafalarını kaldırmışlar ve vurulmuşlar.
Daha sonra kayserililer :
-Dursun! dursun!!!!
Diye bağırmışlar. Dursunlarda kafalarını kaldırmışlar ve vurulmuşlar.Lazlardan çok az kişi kalmış ve onlarında aklına bir fikir gelmiş.Ve:
-Yerde para buldum bu kimin?
diye bağırmışlar. Bütün Kayserililer kafalarını kaldırmışlar ve vurulmuşlar.


Mercimek Çorbası

Koyden kayseriye gelen koylu sabah kahvaltisi icin bir lokantaya gider.Sabahin erken saatleri oldugu icin oldukca kalabalik olan lokantada yer bulamayan koylu kasiyerin yanin daki kucuk masaya oturur garson gelir mercimek corbasi soy ler fakat bizim koylunun corba gelene kadar koylu bir sepet ekmegi yer corba gelir onuda yer giderken kasada oturan haci ya borcunu sordugunda ekmegin parasini verde corba bizden olsun der.


Matematik

Emekli öğretmen yolda giderken, yanına son model bir araba durmuş. İçinden çıkan bir genç:
- Hocam sizi gideceğiniz yere kadar götüüreyim.
Öğretmen genci tanımamış. Genç:
'Benim hocam Hacıbekir, tanımadın mı? Kayseri Lisesinden'
Öğretmen biraz hafızasını yoklayınca genci tanımış.
- Lan oğlum Hacıbekir seni tanıdım ama, bu ne zenginlik, sen fakir bir öğrenciydin.
Hacıbekir anlatır:
-Öyleydim hocam ama, okuldan sonra ticarrete başladım. Kısa zamanda biraz para kazandık.
Bunu duyan öğretmen iyice şaşırır:
- Lan oğlum ticaret hesap işidir. Ben seni matematikten sınıfta bırakmamışmıydım. Sen sanıl ticaret yapıyorsun?
- Valla hocam matematik falan bilmem. (11)'e alıp (4)'e satıyorum. Aradaki %3'le de geçinip gidiyoruz.



Sonra Onu da Yeriz

Trenle İstanbula yolculuk eden Kayserili tanıştığı arkadaşıyle biraz sohbetten sonra çantasından çıkardığı pastırmalı yiyeceklerden arkadaşınada ikram eder. Arkadaşı,
-Sağol benim basurum var ben yemeyeyim deyince ,
Kayserili gayet ılımlı bir tavırla :
-Olsun onuda biraz sonra yeriz demiş



2 Kere 2

Kayseriliye sormuslar 'İki kere iki kac eder?' 'Alcez mi Satcez mi?' demis


3. Köprü

Üçüncü köprü ihalesini Japon, Amerikan ve Kayseri'li Türklerden oluşan bir konsorsiyum almış. Köprüyü inşaa etmişler tam açılışın yapılıp kurdelanın kesileceği an köprü büyük bir gürültüyle çökmüş. Japon 'gitti tüm emeklerim mahvoldu kumlarım' diye yakarıp harakiri yapmış. Amerikalı 'gitti tüm çeliklerim, tonlarca çelik yıkıldı' diyerek çıkartmış tabancasını ve intihar etmiş. Tüm bunları izleyen Kayserili müteahhit de derin bir oh çekerek yanındakilere seslenmiş 'lan iyi ki hiç çimento koymamışım ha, mahvolurdum bunlar gibi.'


Mühendis

Karayolları Genel Müdürlüğünün misafiri olarak Türkiye'ye gelen inşaat mühendisi Amerikalı, Kayseri'den geçerken yol çalışması görür ve arabasını durdurur. Fakat yoldaki eşek nereye doğru yol alırsa orası genişletilip yol yapılmaktadır. Hemen bunun niye böyle yapıldığını sorar. Kayserili: 'Bu bizim mehendisimizdir beyim. Eşşek nereye giderse orayı genişletip yol yaparık' diye cevap verir.Katıla katıla gülmeye başlayan Amerikalı mühendis 'Peki eşeği bulamasaydınız ne yapacaktınız' diyince Kayserili yapıştırır cevabı: 'O zaman Amerika'dan mehendis getirtirdik'


Çiftçi

İki tane çiftçi, biri Adanali, digeri Kayserili... sohbet ederken, tabi haliyle zenginlikleriyle övünecekler...
Kayserili tarlalarinin çoklugundan, isçi yetistirememekten, ürünlerin hersene telef olmasindan bahsedince Adanali atlıyor:
- 'Benim çiftlikte, sabah günes dogmadann biniyoruz arabaya, aksam oluyor, biz hâlâ çiftliğin öteki ucuna yetisemiyo oluyoz, çaresiz geri dönüyoruz'.
Kayserili de hiç bozuntuya vermeden lafı yapistiriyor:
-'Yahu bizim de vardı öyle bir arabamiz ama geçen sene sattik, illet onlarla yolculuk ya...'

Nasrettin Hoca Fıkraları

Timur'un Pestemali

Timur bir gun yanina Hoca'yi da alarak Aksehir'in Meydan Hamamina gider.
Soyunup pestemallara sarinip sicak bolume gecerler. Gobek tasinda oturup bir yandan sohbet ederken bir taraftan terlerler.
Derken Timur Hoca'ya sorar.
-Hoca sen bir deryasin! kiymet bicmesini bilirsin. Su halimle ben kac para ederim?...
Hoca;
-On akce der.
Kendisine bu kadar az kiymet bicilmesi Timur'u kuplere bindirir.
-Bre gafil sen bana nasil on akce ettigimi soylersin bu parayi sadece pestemal yapar! deyince
Nasreddin Hoca boynunu bukerek;
-Doğru ben onu hesaba katmadım! der.

O zaman gör feryadi

Hoca esegini kaybetmis ve ariyor, bu arada da neseli bir turku tutturmus.
Birisi kendini sormaktan alikoyamaz:
-Hoca Efendi, esegini kaybettigini herkes bilirken, turku soylemeni duymak eglenceli gorunuyor. Oysa kaybina feryat edip aglaman beklenirdi!
-Son bir umidim, aptal mahlukun su kucuk tepenin arkasinda olabilecegidir, arkadas. Eger degilse, bekle ve gor o zaman sen bendeki aglamayi feryadi!

Kaybettin

Nasreddin Hoca, bir gün esegiyle odun getirir. Hava da cok sicak oldugundan hem kendisi hem esegi kan ter icinde kalirlar. Hoca odunlari indirir, yerlestirir.
Karisina:
- Hatun, esek cok yoruldu, onu bir yemleyiver, diye seslenir.
Karisida o gün yorgun oldugundan:
- Efendi, benim isim var, sen yemleyiver, der.
Hoca sicaktan iyice bunalmis vaziyette kendini minderin üzerine atar.
- Olmaz! Hic halim yok, veremem, sen ver der.
Esegin yemini sen vereceksin ben verecegim derken is kizisir. Epeyce tartisirlar.
En sonunda Hoca:
- Pekala! Öyleyse aramizda bahse tutusalim. Kim önce konusursa esege o yem versin. Anlastik mi? der.
Karisi teklifi kabul eder. Ikisi de birer köseye cekilirler.
Az sonra kadin, el isini alarak komsuya gider. Hoca birsey diyemez.
Aradan biraz zaman gecer. Eve bir hirsiz girer. Hoca'yi görünce kacacak olur. Ama Hoca'dan hic ses ve tepki gelmedigini anlayinca kacmaktan vazgecer.
Ortalikta ne var ne yoksa koca bir cuvala doldurur. Hoca'nin gözleri önünde cuvali yüklenerek evden cikar.
Karisi epey zaman sonra eve girip evin halini görür. Esyalarin yerinde yeller esmektedir. Telasla:
- Bu ne hal? Efendi! diye ciglik atar.
Hoca yattigi yerden dogrularak:
- Haydi bakalim Hatun, bahsi kaybettin. Esegin yemini sen vereceksin! der.

Deli Fıkraları

Gazeteler

Başhekim, akıl hastanesinin bahçesinde dolaşıyordu, bir ara baktı, bir kalabalık gözüne çarpmıştı.Hemen oraya seğirtti.Deliler bir halka oluşturmuş, ortada dönüp konuşan birini dinliyorlardı :

-Papandreu seçimleri kaybetti.Hastaneye kaldırıldı…Bulgar zulmü devam ediyor.Zorla yollanan soydaşlarımızın sayısı seksen bine ulaştı…Federasyon kupasını Beşiktaş kazandı…

Başhekim bu işten hoşlanmış :

-Ne yapıyorlar bunlar böyle? diye sormuş.

-Efendim, demişler.Ortadaki deli kendinin gazete olduğunu sanıyor, haberleri bildiriyor.

Başhekim daha da hoşlanmış.Dolaşmasını sürdürmüş.Az ileride birde ne görsün! Sekiz, on deli iplerle sımsıkı birbirlerine bağlanıp bir köşeye atılmamış mı!

-Onlar mı, okunup da iadeye gidecek eski gazeteler efendim…

Trafik Polisi

Deli bir trafik polisi önüne gelen herkese ceza kesmektedir. Üstelik sudan sebeplerden. Bigün bu deli bisiklete binen rahibin yanına gider

Deli polis:
durbakalım senin dingil nie oynuyo alsana 100$ ceza.bak bak bak bunun firenleride sağlam değil al 100$ daha öde bakalım bunları.

Rahip:
dur bakalım ahbap sen kime ceza yazıyosun benim sağ kolumda isa
sol kolumda meryem var noluyo haaa.

Deli:
Vayyy demek bisiklete üç kişi biniyosunuz… Al sana 1000$

Bijon

Adamin lastigi tam timarhanenin önünde patlamis,kaldirima ancak yanasabilmis. Sonraki islem malum… Kriko, stepne, bijon anahtari derken, birde bunlarin yanina talihsizlik eklenince,söktügü 4 adet bijon yuvarlanip yagmur mazgalina düser.

Mazgal açilir gibi degil, bijonlar görünür gibi degil. Talihsiz sürücü bir sagina bakar, bir soluna bakar, çaresiz duygular içinde kaderiyle basbasa, kaldirima çöker.

Olayi en basindan beri timarhanenin demir parmaklikli penceresinden izleyenbir deli, “çaresiz adam” in halini bir süre daha aciyarak izledikten sonra seslenir;

-Ulan salaaak! Sen ne yapiyorsun orda öyle?

-Sorma birader, lastik patladi ve degistirirken bijonlari mazgala düsürdüm.

-Düsündügün seye bak! Sök öbür lastiklerden birer tane Sök hepsi 3 bijonlu olsun.

Adam bir lastiklere bakar birde deliye ve sanki aklina birden bir fikir gelmis gibi ise girisir. Herseyi tamamlayip bagaj kapagini kapatan sürücünün akli deliye takilir.

Arabasina binmeden evvel ona seslenir:

-Yahu birader! Bu kadar zekan varken seni o timarhaneye neden tiktilar?

-Ulen salak! Biz burada delilikten yatiyoruz, salakliktan degil.

Balık Tutuyorum

Deli duvara oturmuş.Elindeki oltanın ucu sokağa sarkmış….

Yoldan geçen soruyor;

- Orada balık mı tutuyorsun sen?

- Hayır alık tutuyorum.

- Tutabildin mi bari ?

- çook … Seninle 23 oldu !

Yapıştım

Bir gün bir bilim adami yilbasi nedeniyle hastaneleri gezip akillanan delileri salmaya karar vermis. Bir sürü hastaneyi gezmis fakat hic akillandigina kanaat getirilen deliye rastlamamis.

En sonunda bir hastaneye gitmis birde bakmis ki bütün deliler zipliyor hemen onlarla ilgilenen doktorlara sormus:
-”Bunlar neden böyle zipliyorlar?”
-”Bunlar kendilerini misir patlagi zannediyorlar.” demis

Birde bakmislar ki bir tanesi ziplamadan yatagin üzerinde sabit bir sekilde duruyormus. Hemen ona yaklasarak sormus.
-”Sen neden ziplamiyorsun?”
-”Ben tavaya yapistim…”

Hasta Doktor Fıkraları

Latincesi
Hasta doktora derdini anlattı:
- Sabahları bir türlü yataktan kalkamıyorum. Canım çalışmak da istemiyor.
Doktor:
- Şikayetiniz bunlar mı?
Hasta:
- Evet
Doktor:
- Bunun adı tembellik.
Hasta:
- Biliyorum, doktor. Ama patronuma hastayım demek için bunun Latince bir adı yok mu?



Alışkanlık

Doktor, hastasını uyarmış :
-Bakın, sonra söylemediydi demeyin, bu uyku haplarına devam edecek olursanız, sizde alışkanlık yaratır.
Hasta bilgiç bilgiç gülümsemiş :
-Sen ne diyorsun Doktor Bey! Ben bu hapları evelallah yirmi yıldır alırım, henüz alışkanlık yaptığını görmedim daha!

Ağır Kanlı

Doktor Temele,
-Çok agir kanlisin, her seyi agir yapaysun. Hiç çabuk yaptigun pi sey yok mu?
-Çabuk yorulayrum.

Hangisi Akıllı

Çok akıllı geçinirdi.Kapısında "ikinci kez gelen hastalardan yarım ücret alınır" yazılı doktora girdi. Gülerek :''Bakın doktorcuğum, yine ben geldim, hatırladınız mi beni?''dedi.Doktor da güldü :''Tabii, hatırlamaz olur muyum? -Eeee? Muayene etmeyecek misiniz?İlaç vermeyecek misiniz? ''Hayır gerekmez. Geçen gelişinizde verdiğim ilaca devam edin...''

Karışık Fıkralar

Kurbağa

Adamin biri bir gün yolda giderken bir kurbaga görür ve kurbaga dile
gelir:
- Ben aslinda bir insanim, eger beni bir kere öpersen çok güzel bir
prenses haline gelirim".
Adam kurbagayi eline alir ve cebine koyar. Kurbaga tekrar dile gelir:
- Eger beni öpersen çok güzel bir prenses olacagim, ve seninle 1 hafta
kalmaya raziyim".
Adam kurbagayi cebinden çikarir, söyle bir bakar ve gülümseyerek yeniden
cebine kor.
Kurbaga yalvarmaya baslar:
- Eger beni öper ve güzel bir prenses haline çevirirsen seninle bir hafta
kalirim ve istedigin her seyi yaparim".
Adam tekrar kurbagayi çikarir, söyle bir bakar ve gülümseyerek cebine kor.
Sonunda kurbaga dayanamaz:
- Senin neyin var? Sana çok güzel bir prenses oldugumu ve beni öpersen 1
hafta seninle kalip istedigin her seyi yapacagimi söyledim. Neden beni
öpmüyorsun?"
Sonunda adam konusur:
- Bak, ben bir mühendisim. Kızlarla ugrasacak vaktim yok, fakat konusan
bir kurbaga çok ilginç geliyor. "

10 Bin Lira İçin Değmez

İki tavuk markette alışveriş yapıyorlarmış. Bir yumurta standının önüne gelmişler. Etikette yumurta 30 bin lira yazıyormuş.
Tavuklardan biri diğerine; "Bak bu yumurtaları ben yumurtladım." demiş: böbürlenerek! Dolaşmaya devam ederken başka bir yumurta standına gelmişler. Kocaman, çift sarılı köy yumurtaları ve fiyat 40 bin lira. Bu sefer diğer tavuk atılmış; Bak bu yumurtaları da ben yumurtladım." diğeri gülümseyerek cevap vermiş;
"Bende bunlardan yumurtlayacaktım ama kocam 10 bin lira için kıçını yırtmaya değmez, dedi demiş.

Texaslı

Bir İngiliz doktor diyor ki :
-"Tıp bilimi bizde öyle ilerledi ki, biz bir adamın beynini alırız ve başkasına koyarız ve onu altı haftada iş arayacak hale getiririz."
Alman doktor diyor ki :
-"Bu hiç birşey değil; biz bir adamın beynini çıkarırız ve başkasına koyarız ve onu dört haftada şavaşa hazır hale getiririz."
Amerikalı doktor da diyor ki ;

-"Beyler siz çok geridesiniz. Biz Teksastan bir beyinsizi aldık ve beyazsaraya koyduk. Şimdi ülkenin yarısı iş arıyor, yarısı da savaşa hazırlanıyor."

Hitler

Hitler üç esir yakalamis, Ingiliz, Fransiz ve bir Yahudi.
- "Size soru soracagim, bilirseniz sizi birakacagim" demis.
Ingiliz'e sormus
- "Titanik kaç yilinda batti?"
Ingiliz hemen cevap vermis
- "1912" diye.
Hitler göndermis Ilgiliz'i. Fransiz'a sormus bu kez:
- "Titanik'te kaç kisi öldü?"
Fransiz cevap vermis
- "1050".
- "Tamam, sen de gidebilirsin" diye özgür birakmis.
Ve Yahudi'ye dönmüs;
- "Say lan isimlerini!"

İyi Para

Kilisede dugunun baslamasina cok az zaman var.. damat rahibin yanina yaklasip isildiyor.. "Bakin.. size verecegim $100 karsiliginda evlilik yeminimizde birtakim degisiklikler yapmanizi istiyorum.. hani su bana soracaginiz sonsuza dek seveceginize, koruyacaginiza, sadik kalacaginiza yemin ediyor musunuz?" kismi var ya, onu metinden cikarmanizi istiyorum... "
Rahip gulumseyerek basini salliyor ve damat rahibin avucuna $100 sıkıştırıp iceri donuyor...
Ve dugun basliyor... herkes yerini aliyor, gelin ve damat rahibin onunde bulusuyor ve yeminler okunmaya baslaniyor....
Sira damadin yeminine gelince damadin gozleri hain hain parliyor.. ve rahip damata soruyor: "....... esinizin daima bir adim gerisinden yuruyeceginize, her emrini ve dilegini yerine getireceginize,her sabah kahvaltisini hazirlayip ayagina kadar gotureceginize,ve ikiniz de yasadiginiz surece baska kadinlara yan gozle bile bakmayacaginiza yemin ediyor musunuz...?"
Tabi damat bu beklenmedik is karsisinda gozleri faltasi gibi aciliyor..saga sola bakiyor.. bi yutkunuyor.. ve kisik bir sesle:
"E..eee..evet efendim"...
Ve toren sona erdikten sonra damat hisimla rahibin karsisina dikiliyor:
"Bir anlasma yaptigimizi saniyordum!!!!"
Rahip gulumseyerek cevapliyor:
"Esiniz daha iyi para verdi.... "

Vefalı Koca

İki arkadaş golf oynayarak ve iyi vakit geçirerek halı gibi çimenlerle kaplı sahada dolaşmaktadırlar. Sahanın yanından geçen yolda büyük ve kalabalık bir cenaze konvoyu görürler. Adamlardan biri, şapkasını çıkartır, büyük bir saygıyla cenazeye doğru dönerek diz çöker, içinden bir kaç küçük dua mırıldanır ve yine aynı saygı ile ayağa kalkar.
Arkadaşı çok etkilenmiştir.
- "Hey!" der,
- "Sen gerçekten temiz yürekli iyi bir insansın!.."
- "Tabii," der adam.

- "Ne de olsa 35 yıllık karımdı."

Tahlil

Adamin biri tahlili için bir laboratuara gitmis ve
-"Efendim ben bu konulara çok titizim,lütfen tahlilde bir yanlislik olmasin" demis.Yetkili ise
-"Aman efendim bizim makinemiz son teknoloji ürünüdür,kesinlikle hiçbir hata olmaz" diyerek makineyi uzun bir süre övünce bizimki sinirlenmis ve
-"Hadi bunu bulsun da göriyim" diyerek haniminin idrarini, kizinin idrarini ve de arabasinin motor yagini karistirarak tahlile vermis.Tahlil sonucunu ise yetkili açiklamis:

-"Karinizin durumu iyi, kiziniz hamile, arabanizin ise yaginin degistirilmesi gerekiyor"

Çok Kolay

Ünlü bir bilim adamı özel otomobiyle konferans vermeye giderken, uzun yıllardır onunla çalışan şoförü sıkılarak bir teklifte bulunur:
-Sizin konferanslarınızı dinleye dinleye virgülüne kadar ezberledim efendim. Ne olur izin verin, bu konferansı sizin yerinize ben vereyim.
Bilim adamı öneriyi kabul eder. Şoför, arka koltuğa geçer. Bilim adamı, şoförün şapkasını giyip öne oturur. Konferansın verileceği salona varırlar. Şoför, kürsüye çıkar, hiç teklemeden çok güzel bir konuşma yapar ve sorar:
-Sorusu olan var mı?
Ülkenin ciddi bilim adamlarından biri oldukça zor bir soru sorar.. Şoför hiç tereddüt etmeden şöyle der:
-Çok kolay bir sru bu, şoförüm bile bilir. Gidip çağırayım, sizin sorunuzu o yanıtlasın...

Çıkış

Iki iskocyalı kasabada bir tiyatro acmislar, fakat iskoclar malum cok cimri, kimse para vermek istemediginden her gun sifir cekiyorlarmis. Bakmislar olacak gibi degil, dusunmusler ne yapalim ne edelim diye. En sonunda birinin aklina bir fikir gelmis.Ertesi gun her tarafa ilanlar asiliyor.
"Cumartesi gunu tiyatromuza giris bedavadir."
Kasaba halki bedavayi bulmus kacirir mi. Cumartesi gununu. Tiyatro ful cekmis, bizimkiler mukemmel bir oyun sergiliyorlar. Herkes ayakta alkisliyor. Oyun bittikten sonra kasaba halki cikisa dogru yonelmis ama ne gorsunler ? Kapilar kilitli ve su yazi yaziyor :
"Cikis 10 sterlin"

Karadeniz Fıkraları

Sahipsiz Araba

Yargıç, otomobil çalmak suçundan sanık olarak karşısına getirilen Temel'esordu:
- Otomobil çalmışsın, bunu neden yaptın söyler misin?
- Sahibi yok sanmiştum...
- Peki, sahibi olmadığı kanısına nereden vardın?
- Mezarluğun önine parketmiştu da...

Baba

Temel genc yasta evlenir, karisi ile bir cocugunu birakarak gurbete cikar.On-onbes sene dolastiktan sonra,
"Hele bir silaya varayim!" der.Evine geldigi zaman karisi ile birlikte uc cocuk bulur. En kucugu onundeki kaptan yogurt yiyor yabanci yabanci bakmaktadir. Temel sorar,
"Yahu karucugum. Bunlar da kim?" Karisi,
"Su buyugu ilk cocugun degil mi?Ne cabuk unuttun!"
"Ya oteki?"
"O da ana rahminde idi, sen gittikten sonra dogdu."
"Ya digeri?"

"Canim, zaten onun da sana baba dedigi yok ki, oturmus yogurdunu yiyor!"""


Pisi Pisine

Temel, oğlu Temelcik ile mezarlığa gitmiş...
Temelcik, mezar taşlarını okumaya çalışıyormuş.
- Paba, pu çimun mezarı?
- Pu Sefer'in. Pi furdi, furuldi.
- Ha pu çimun?
- Tursun'un, içi furdi, furuldi.
- Ha pu?

- Pu Cemal'in. Pisi pisine yatayi. Eceliyle oldi.


Güvence

Temelin 12. oğlunu askere çağırmışlar, ondan önceki 11
tanesi askerde olduğu için Temel itiraz etmiş
-haçan söyleyun padişahunuza penum uşaklara güvenup
sağa sola savaş açmasun!

Tünel İhalesi

Mısır hükümeti, Kızıldeniz'in altına tüp geçit yapmak için ihale açmış.
İhaleye İngiltere'den, Amerika'dan, Japonya'dan ve Türkiye'den de Temel'in
firması olmak üzere birer firma katılmış. Firmaları teker teker mülakata
çağırıp teknik bilgi istemişler.
İngiliz firması :
- Biz iki taraftan da eşzamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve
denizin altında tam ortada buluşuruz. Tüneller arasında maksimum
bir metre fark olur. 30 metre enindeki tünelde de bir metreyi rahatlıkla
düzeltiriz demiş.
Amerikan firması:
- Biz de iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz maksimum
50 cm fark olur, onu da düzeltiriz demiş.
Japon firması :
- Biz iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Biz de fark olmaz, demiş.
Sıra bizim Temel'e gelmiş. Temel :
- Valla biz de iki taraftan kazmaya başlarız. Ortada buluştuk buluştuk, buluşamazsak
iki tane tüneliniz olur.

Yastıkaltı

Salamon Temel'e dert yanıyor.
-Çok korkuyorum,onun için para cüzdanımı yastığımın altına koyup öyle uyuyorum.
Temel,
-Pen öyle yapamayrum.Yastık çok yüksekte oldumi uyuyamayrum..

Sıra Sana da Gelecek

Tır şoförü olan Temel uzun bir seferden sonra eve döndüğünde Fadimeyi en yakın arkadaşı Dursun ile yatakta yakalar. Tabancasını çekip Dursunu vurur. Tabancayı bu kez kendi şakağına dayar. Tam tetiği çekmek üzereyken Fadime .
- Temelcuğum, kıyma kendine.
der. Tmel :
- Sus şıllık, sıra sana da gelecek.


Havuz

Temel :
- Yüzme havuzuna cittim, peni attilar
demiş. Nedeni sorulunca:
- Havuza işedum, demiş.
- Amaan herkes işiyor, seni niye kovdular, denince Temel şöyle cevap vermiş:
- Tramplenden işedum.

Yaralı Temel

Temel yüksek bir binanin altinci katindan asagi düser.Hemen basina merakli bir kalabalik toplanir.Yoldan geçen bir adam merakli kalabaligi yararak yarali temele dogru egilerek sorar;
-Hayrola kardes ne oldu.
Yarali temel güç bela konusarak cevaplar.
-Haçan bilmeyrum pende simdu celdum

Öğrenci Temel

Dilbilgisi dersiydi.Ögretmen çocuklara soru sordu:
-Çocuklar,bağirmadim,bağirmadin,bağirmadi deyince ne anlarsiniz?
Ögretmen çok parmak beklerken kimse parmak kaldirmadi.Neden sonra temel parmak kaldirdi:
-Telaşa gerek yoktur,kimse bağırmamiştur.


Çamaşır

Çogunlugunu lazlarin teşkil ettigi komando bölügü 10 gündür ormanda,çamurda, aç susuz pislik içinde egitim yapmaktadir.11.nci gün komutan çavus Dursun'u çağırır:
-Çavus,10 gündür bölük gayet iyi bir performans gösterdi bizde onlari ödüllendirelim, bugün çamasir degistirebilirler artik.
Dursun:
-Basüstüne Komitanum.
Dursun çavus bir heves koşarak bölügü toplar:
-Sizlere çok sevinecegunuz bir haber cetirdum..Komitan izin verdi bugün erat çamasir degistirecek, siraya geçin degistirun.Temel sen Idrisle.Ismail sen Kemalla. Sadik sen Cemalla...

Serbest Seçim

Karadeniz kiyisindaki temelin oteline tam pansiyon kalmaya gelen istanbullu turist iki gun sonra feryadi basmis:
- Seyahat acentasi bizi buraya yollarken "yemekte serbest secim" diye yolladi. Oysa iki gundur yemeklerde hamsiden baska birsey yok. Nerede serbest secim?
-Temel aciklamis:
-İster yersiniz ister yemezsiniz. iste size serbest seçim..

Şarampol

Temel bir sirkette otobüs soförüymüs. Bir gün otobüsle sarampolden asagi yuvarlanmis. Otobüsten tek sag Temel çikmis. Ambulansta sormuslar:
-Kaza nasil oldu?
Temel de:
-Otobüsle cideydum ki iki koyin karsima çiktu, ben de kaza yaptum.
Ambulanstakiler çikismislar:
-Lan salak koyunlari ezseydin de yolcular ölmeseydi!, demisler.
Temel dogrularak cevap vermis:
-Ben de öyle yaptim. Birinci koyinu hakladum, ikincisi sarampole kaçtu! demis.


Yazı Tura

Temel üniversite sınavına girmiş. Her soruda yazı-tura atarak cevapları vermiş. İki saat sonra öğrencilerin çoğu sınav kağıdını verip salonu terk etmiş. Temel ise hala yazı-tura atıyormuş. Sınav danışmanı, ne yaptığını anlamak için Temel’ in yanına gelmiş:
-Bütün sorular için yazı-tura atıyorsun, hala bitiremedin mi?
-Hocam, 1 saat önce bitirdim. Şimdi cevaplarımı kontrol ederim!...

Temel İcadı
"Dünya Genetik Projeler Yarışması" yapılıyormuş. Tüm ülkelerden genetik profesörler yarışmaya çalışmalarıyla katılmış. İlk olarak Fransız profesörü anlatmaya başlamış:
-Ben, inek genleriyle tavuk genlerini birleştirdim. Ortaya çıkan mahlukatın eti, kırmızı et kadar lezzetli, beyaz et kadar sağlıklı oldu.
Ardından diğer çalışmaları ülke ülke gezmeye başlamışlar. Sıra Türkiye'den Temel'e gelmiş. Juri başkanı.
-Sizin çalışmanız nedir?
-Ben karpuz genleriyle hamamböceği genlerini birleştirdim.
Birden tüm Jüri üyelerinden bir kahkaha kopmuş ve başkan, Temel'e:
-Bu çalışma ne işe yarar?
-Acayip işe yarıyor! Karpuzu kesiyorsun, çekirdekleri kaçışıyor...